Bazen bana "Beni nasıl sevdiğini anlatsana." diyorsun ya, bende susup kalıyorum.
Susuyorum çünkü bazen konuşma özürlü olabiliyorum. Sende bir keresinde, "Bazen bir şeyler söylüyorum ama sen hiç ses çıkarmıyorsun, buna çok gıcık oluyorum." demiştin.
Yanlış bir şeyler söyleyeceğim diye korkuyorum sanırım, sen bir şey söylediğin an, ben ne desem diye düşünmeye başlıyorum, düşüncelerim o kadar saçma geliyor ki söyleyemiyorum, susuyorum. Kızıyorum kendime, ben seninle bir ömür geçirmek istiyorum, bu saatten sonra saçma sapan bir şeyler söylesem ne olacak ki, neden çekiniyorum. Yanlış anlaşılmaktan çekiniyorum sanırım, yada aklımdan geçeni doğru ifade edememekten. Mesela az önce yazdığım şey, "bu saatten sonra saçma sapan bir şeyler söylesem ne olacak ki", tekrar okuyunca, sanki artık evlenmeye karar verdik ya, bundan sonra umursamaz davranabilirim, sorun değilmiş gibi olmuş. Ama ben artık en utangaç olduğum konularda bile seninle çekinmeden konuşabiliyor olmam gerekir anlamında söylemek istemiştim.
Bak görüyor musun, yazarken yazdığımı tekrar okuyabiliyorum ve aklımdakini doğru ifade edemediğim, yada yanlış anlaşılabilecek bir yer gördüğümde onu düzeltiyorum. Konuşurken de aynı şekilde, bir yandan söylemek istediklerimi düşünüyorum, bir yandan da aklımda düşündüklerimi gözden geçiriyorum, yazarken zaman bol ama konuşurken öyle olmuyor ve ben söyleyeceklerime karar verene kadar onlarca saniye geçmiş, cevap vermek için artık çok geç ve ben susuyorum.
Aaaa ben bu yazıya seni nasıl sevdiğimi anlatmak için başlamıştım ama nasıl anlatamadığımı anlatabildim buraya kadar.
Seni nasıl seviyorum biliyor musun;
Mecnun'un Leyla'yı sevdiği gibi. Aşkımdan çöllere düşecek kadar.
Ferhat'ın Şirin'i sevdiği gibi. Senin için dağları delecek kadar.
Paris'in Helen'i sevdiği gibi. Senin için koca bir şehri feda edecek kadar.
Beren'in Lúthien'i sevdiği gibi. Senin için imkansız bir göreve gidecek kadar.
Bunları söyleyeceğim ama hepsi boş, bunlar başkalarının hikayeleri. Birilerinin aşkı anlatmak için yazdığı hikayeler. Belkide Şirin Ferhat'a beni nasıl sevdiğini anlatsana diye sorduğunda Ferhat'ın aşkını anlatmak için oluşturduğu bir hikaye.
Bende de şuan bu yazı yerine, güzel, romantik, efsanevi bir aşk hikayesi yazabilmeyi ve bunu bizim aşkımıza atfetmeyi isterdim. Ama maalesef benim duygularımı bu şekilde anlatabilmem için ne türkçem yeterli ne de kelime haznem.
O yüzden aşağıdakilerle idare edeceksin sevgilim;
Normalde günde üç öğün dışarıdan yemek yiyen biri olarak, her gün evde yemek yapacak kadar;
Normalde sağlığına hiç dikkat etmeyen, gittiği yere kadar diyerek yaşayan biri olarak, sen üzülme diye hasta olmamak için kendine dikkat eden biri olacak kadar;
Normalde araba sürmeyi hiç sevmeyen biri olarak her hafta mutlulukla saatlerce yol gidecek kadar;
Seviyorum seni.
Tanıştığımızdan beri seni düşünmeden uyuduğum bir gece olmadı.
Sabah görüntülü arayarak beni uyandırdığın da, seni gördüğüm an güzel bir günün beni beklediğini hissediyorum.
Beni sevdiğini her söylediğinde hala kalp atışım hızlanır, yüzümde şapşal aşık gülüşü olur.
Bana aşık olduğunu söylediğin an hayatımın en mutlu anı.
Seni kaybetmek hayatımın en büyük korkusu.
Yanında olamamak en büyük acım.
Seni mutlu etmek hayatımın amacı.
Bilmiyorum, bu yazdıklarımın senin için bir anlamı var mı, "beni nasıl seviyorsun" diye sorduğunda bu tür bir cevap mı bekliyordun.
Ama bu yazdıklarım, seni nasıl sevdiğimi anlatmanın yanına bile yaklaşmıyor. Hissettiğim şey çok daha farklı, çok daha fazla. Ben bile tam bilemiyorum sanırım. Belki iç güdüsel bir his belki kader, bilmiyorum. Hislerimin sana ulaşmasını, nasıl hissettiğimi anlayabilmeni çok isterdim. Bu yazıyı kağıda yazıyor olsam, kağıdın üstünde bir kaç damla su izi görebilirdin. Hislerim o kadar kuvvetli ki bazen içimde tutmakta zorlanıyorum.
Ne var biliyor musun, seni nasıl sevdiğimi anlatamıyor olabilirim, anlatsam da bunlar sonuçta sadece laf ama izin verirsen seni nasıl sevdiğimi göstere bilirim. Yalnız bu biraz zaman alabilir. Bir ömür kadarcık. Birlikte geçecek bir ömür.
Handan'ım, seni çok seviyorum. bu yazıda anlatamadığım kadar çok seviyorum.